İçerik Tablosu
ToggleNe zaman etrafımdakilere finansal bağımsızlığın ne olduğunu ve neden elde edilmesi gerektiğini anlatsam “Yarın yaşayacağın ne belli? Bu yaşlarına bir daha gelmeyeceksin.” gibi karşılıklar alıyorum. Haksız değiller, ki ben de bugünü göz ardı ederek yaşamayı savunmuyorum. Fakat geleceği düşünmeden yaşamak, şans yüze gülmedikçe her günü hayattan çalan sorunlarla baş etmeye çalışarak yaşamayı kabul etmekten farksız. Hayatın bütün gürültüsünün yanında asıl önemli olan konuları, uğruna sorun çözmekten çekinilmeyecek konuları seçmeden yaşanmaya devam edildiği sürece hayat insanın karşısına binbir farklı konuda binbir farklı sorun çıkarıp hepsinin çözülmesini bekler. Kişi de sorunun ne olduğuna ve çözülünce ne başarılacağına bakmadan sadece çözmeye odaklanır. Anda yaşamanın değeri evet tartışılmaz. Fakat bu anda yaşamak değil. Bu, hayatı harcamak.
Para olduktan sonra harcaması kolay.
Herkesin piyango çıktıktan sonra yapacakları az çok bellidir. Evler alınıp kiraya verilir, bir kısım yatırıma giderken bir kısım gösterişe, arabalara, kıyafetlere harcanır; sevdiklerle paylaşılır ve bu servetin ömür boyu sürmesi beklenir. Yaşamış, yaşayan ve yaşayacak her insan hayatının daha iyi maddi koşullar altında nasıl olacağını düşünmüştür ve düşünecektir fakat düşünenlerin çok az bir yüzdesi buradan sonrasına geçebilmiştir. Geriye kalanlar ise o koşullara ulaşmak için gidilmesi gereken yolları ve bu yollarda yürürken “Yarın yaşayacağım ne malum” diyerek durmaması gerektiğini düşünemeyecek kadar sığ ve tembeldir. Çünkü daha ilerisine gitmek problem çözmeyi ve yeni yollar aramayı gerektirir. Bu tembelliklerini ise “Anda yaşama” sözleriyle örterken hem terimin değerini aşağıya çeker, hem de kendilerini yanlışlarının doğru olduğuna inandırarak içlerini rahatlatırlar.
Birçok insan başarmak istediği, daha doğrusu “başarsam iyi olurdu” dediği kavramlara sanki birilerinden satın alabilecekmişiz gibi bakıyor. Süreç gerektiren sonuçların “Gelecekte yaparım” diyerek ilerleyen zaman içerisinde bir anda gerçekleşeceğini düşünüyor. Bugünden başlamaları gerektiğini, eğer bugün başlamazlarsa gelecekte kimsenin onlara gelip de istediklerini teslim etmeyeceğini ve gelecekte başlayacak olsalar bile başarmaları için yine zaman gerekeceğini düşünmüyor. Genelde de “Gelecekte yaparım” diye ertelenen istekler, insanlar giderek daha meşgul olduklarından dolayı bir amaç bile olamadan yok olup gidiyor ve sonrasında da kişilerin çocuklarına verdiği diğer tavsiyeler gibi hayattaki “keşke”lere dönüşüyorlar.
Yukarıdaki örnekler sadece benim değil, herhangi bir şeyi başarmak isteyen herhangi bir kişinin muhtemelen defalarca duyduğu cümleler. Çünkü sadece yatırım konusunda değil, insanlar bütün istekleri hakkında o düşünceleri istekten öteye geçirmemekte o kadar kararlı ki, sözlerine değil de yaptıklarına baksak sanki hayatlarında istediklerini söyledikleri şeylerin hiçbir önemi yokmuş gibi davrandıklarını görürüz. Yatırım özelinde ise, herkesin “Birikim yapmaya başlamam lazım”, “Borçlar bitince para biriktirmeye başlayacağım”, “Yılbaşı zamı gelince para biriktirmeye başlayacağım”, “ŞU olunca BUNU yapacağım” gibi çeşitli koşul cümleleri kurduğuna birinci elden şahit oldum. Peki ya o koşullar yerine gelince ne oluyor? Hiçbir şey. Çünkü o zaman gelene kadar bu söylenilen sözler çoktan unutulmuş ve yerlerini o gün için daha fazla tatmin edecek başka isteklere bırakmış oluyorlar.
Yatırıma ne zaman başlanmalı?
Başlamak için en iyi zaman dündü. İkinci en iyi zamansa şu an.
Demek ki bir hedef belirlendiğinde, uğruna çalışmaya başlamak için kendimize bir koşul koymak, ulaşmaya çalıştığımız hedefe giden yolda kendi kendimize engel yaratmaktan farksızmış. Bir şeyler başarmak için başka olayların olmasını beklemek, özellikle de bunları elimizde olmayan olaylardan seçmek “Ben tembel değilim. Ben hedeflediğim şeyi başarmak için çalışacağım. AMA şu olduktan sonra.” diyerek kendimizi teselli etmekten başka bir şey değildir. Gidilmek istenilen yolda bir adım değil, gitmemek için uydurduğumuz bir bahanedir. Bu yüzden yapmak istediğiniz şey ne olursa olsun, yarın, haftaya, yıl başında veya belirli bir olay gerçekleştikten sonra değil, bugünden ve şu an elimizde olan imkanlarla başlamak gerekir. Yarınlar, beklendiği sürece gelmeyecek; istekler, gerçeklikle buluşmayacaktır.
Yatırıma nasıl başlanmalı?
İyi hoş da, peki ya nasıl? Yatırım özelinde nasıl bir başlangıç yapmalı? Hangi parayla ne almalı? Borç varken yatırım yapılmalı mı yoksa borçlara mı odaklanmalı? Borçlar nasıl kapatılmalı? Yatırıma nasıl para ayrılmalı?
Bütün bunlar, cevapları başka yazılarda olacak sorular fakat bugün için herhangi bir yatırım aracına olmasa bile harcamalarınızı yaptığınız hesaptan (hatta mümkünse farklı bir bankada) farklı bir hesap açıp yatırım hakkında daha fazla öğrenene kadar paranızı orada biriktirin. Kendinize aylık gelirinize oranla bir hedef koyun. Bir aylık geliriniz olsun mesela orada biriktireceğiniz para. Bu hedefe ulaşıncaya kadar da oradaki paraya dokunmayın. Dikkatli olmanız gereken nokta ise şu: eğer bu hedefi oradan para çekmeden gerçekleştirmeyi düşünüyorsanız -ki olması gereken budur- oraya atacağınız miktara karar verip sonra o miktarın yarısını atmanızı öneririm. Çünkü bir kere bile olsa oradaki para çekilirse geri kalanın çekilmemesi için önünüzde psikolojik bir engel kalmıyor ve en ufak nakit ihtiyacında ilk oraya başvuruluyor. Bu yüzden evet belki hedefe ulaşmanız daha uzun sürecek ama en azından ulaşacaksınız. En nihayetinde bütün önemli olan da bu olacak.
Bu süreç içerisinde de yatırım ve paranın kendisi üzerine daha fazla öğrenmeye odaklanıp başta koyduğunuz hedefi gerçekleştirdiğinizde sıradaki adımın ne olacağına dair daha sağlıklı kararlar verebilirsiniz.